Posted on: Mart 29, 2021 Posted by: admin Comments: 0
symbols of justice and law on table of judge

İnsan, sömürdüğü ve kirlettiği doğanın, diğer canlılarla birlikte yaşamak zorunda olduğu bir çevre olduğunu henüz anlayabilmiş değildir.[1] Bunun neticesinde, insanlığın gözünde, yaşamın sürdürülebilmesi için zorunlu ve ekosistemin vazgeçilmez yapı taşlarından olan hayvanlar; besin olma ve endüstride temel malzemelerden biri olarak kullanılmadan başka bir önem ifade etmemektedir.

İnsanlığın başından bu yana hayvanlar çeşitli sebeplerle katledilmektedir. Bu katliamların yasal olmayanları bir tarafa, çeşitli ülkelerde hayvan katliamları yasal bir zevk olarak görülmektedir. İspanya’da boğa boynuzu yakma ve boğa güreşleri, Çin’de yapılan hayvan anahtarlıkları, Afganistan ve Japonya’da oldukça yaygın olan köpek dövüşleri, çeşitli hayvanat bahçelerinde sayısı fazla olan hayvanların diğerlerine yemek olarak verilmesi ve buna benzer birçok uygulama hayvanlara yapılan yasallaşmış işkence ve katliamlara örnek olarak verilebilir.[2] Günümüzde, ülkelerin hukuk sistemleri, ortaya çıkan birçok meseleye çözüm arayışı içerisine girmişken ne yazık ki hayvan hakları hususunda uzun bir süre kayıtsız kalmıştır.

Hayvan hakları üzerine konuşmadan önce hayvan kavramını tanımlamak ve hukuki niteliğini belirlemekte yarar vardır. Hayvan en basit anlamıyla; duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratıktır.[3] Lisede biyoloji derslerinde bizlere öğretildiği üzere insanlar da hayvanlar aleminin memeliler sınıfında yer alır. Hatta materyalizme göre, hayvan ve insan arasındaki tek fark insanın düşünen bir hayvan olmasıdır. Hukuki açıdan değerlendirildiğinde ise Türk Hukuk Sistemi’nde hayvanlar, hukukun öznesi olarak kabul edilmemektedir. Dolayısıyla hayvanlar, hak ve fiil ehliyetleri olmadığı için hukuki işlem yapamazlar ve cezai sorumlulukları yoktur. Ancak insanlık tarihi boyunca hukukun öznesi kavramının sınırları değişiklik göstermiştir. Örneğin; Roma İmparatorluğu’ndaki köle sınıfı ve Amerika’daki siyahiler uzun süreler boyunca hukuk süjesi olarak kabul edilmeyip “mal” olarak değerlendirilmiştir. Yıllarca devam eden isyanlar ve mücadeleler sonucunda onların da öz değerleri olduğu kabul edilmiş ve kendilerine çeşitli haklar sağlanmıştır. Zevk alma, ızdırap çekme, türleri arası iletişim, sosyal yaşam, açlık, susuzluk gibi duyguları ve yetileri olan bu canlıların mal olarak kabul edilmesi ve bir masadan, sandalyeden farksız olarak görülmesi insan ahlakı açısından mutlak bir yanlıştır. Burada tartışılması gereken husus, hayvanların bir hukuk süjesi olarak değerlendirip değerlendirilemeyeceğidir. Teorik olarak, hayvanların hukuk süjesi olabileceği savlanabilir ancak bunun uygulanması hiç de basit olmayacaktır. Hukuk süjesi olarak kabul edilen hayvanların haklarını nasıl kullanacağı ve borçlarını nasıl ifa edeceği birçok düzensizliğe sebep olacaktır. Bu tip düzensizlikler, hayvanlara gönüllü olarak temsilci olmayı kabul eden kişilerce -örneğin; hayvan hakları dernekleri- aşılabilir ancak bu durumda dahi birçok sorunla karşılaşılacaktır. [4]

Hayvanlar yaradılış bakımından ele alındığında kendilerine has özellikler taşırlar. Yaşamlarını devam ettirebilmeleri için temel ihtiyaçları ve kendi türlerine özgü becerileri vardır. Hayvanları ne insan ne de eşya olarak görmek doğrudur. Bu yüzden hukuksal düzenlemelerde de hayvanları, insanlardan ve eşyalardan ayrı şekilde konumlandırmak yerinde olacaktır.

1978 tarihli Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde hayvanlar eşya olma statüsünden çıkarılarak eşitlik, saygı görme, işkence yasağı, üreme gibi bazı haklara sahip olmuşlardır. Türkiye de bu milletlerarası anlaşmanın bir tarafı olmasına rağmen gerekliliklerini yerine getirmekte gecikmiştir. Bu eleştiri özellikle Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 9.maddesinin 1.fıkrası çerçevesinde yapılabilir.

Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi m.9/1: “Hayvanların kendilerine özgü yasal statüleri ve hakları hukuk tarafından tanınmak zorundadır.” Türk Hukuku’nda hayvanı taşınır bir eşya sayan görüşün hakim olması sebebiyle bu hükmün uygulamaya geçmediğini söylemek mümkündür.

Türk Hukuk Sistemi’nde ne yazık ki; sahipli hayvanlara ve sahipsiz hayvanlara karşı muameleler, tabi oldukları yaptırımlar bakımından farklılık göstermektedir. Sahipli bir hayvana zarar veren kişi TCK m.151/2 kapsamında mala zarar verme suçundan yargılanırken, sahipsiz bir hayvana zarar veren kişi 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında yalnızca idari ceza almakta ve bu davranışı bir suç değil, kabahat olarak değerlendirilmektedir. Esasen sahipli hayvanlara karşı işlenen suçun cezai bir yaptırımının olmasının nedeni de hayvanların yaşam hakkına verilen değer değil, hayvanın sahibi olan kişinin mülkiyet hakkıdır. Bu düzenlemeler bakımından incelendiğinde Türk Hukuk Sistemi’nde sahipli hayvanlar bir malvarlığı değeri olarak kabul görürken, sahipsiz hayvanlara “mal” kadar bile değer verilmediği acı bir gerçektir. Hayvanları mal olarak kabul eden yaklaşım doğru değil iken, mal dahi görmeyen bu tutum hepten yanlıştır. Dolayısıyla hukuk sistemimizin de hayvan hakları ve hayvanların korunması konularında çağın zorunluluklarına uyum sağlama sorununu aşması gerekmektedir. İlk adım olarak; hayvanlara, insanlardan ve eşyalardan farklı bir hukuk statüsü tanınması düşünülebilir. Çünkü hayvan ne bir eşya ne de bir insandır. Dolayısıyla hem eşyaya hem de insana uygulanan hukukun tamamıyla hayvana uygulanması birçok sorunu da beraberinde getirecektir. Sonrasında ise hayvanların korunmasına yönelik ciddi yaptırımları olan yasaların uygulamaya konması önerilebilir. Tüm bunlar için çalışmalar yapılırken göz önünde bulundurulması gereken husus ise hayvanların refahı olmalıdır.

Aslında hayvan hakları, insan haklarının ayrılmaz bir bölümü, onun tamamlayıcısıdır. Zira, Anayasa’nın 56. maddesi herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu vurgulayarak çevre hakkının hukuksal dayanağının altını çizmektedir. Hayvanlar doğanın bir öğesi ve dengesidir. Hayvanların kendilerine tanınacak haklar yoluyla korunması, doğanın dengesinin korunmasını sağlayacak, doğadaki denge ise insan sağlığının ve hakkının korunması anlamına gelecektir.[5]

Günümüzde siyahiler sırf ten renkleri sebebiyle öldürülürken, kadınlar eşitlikleri yasalarla güvence altına alınmış olduğu halde erkekler tarafından şiddete uğrarken hayvan hakları hususunda da birçok zorlukla karşılaşılması öngörülebilecek bir gerçektir. Ancak hemen her uyuşmazlıkta olduğu gibi hayvan hakları hususunda da yalnızca hukuksal düzenleme ve yaptırımların caydırıcı olmayacağı aşikardır. Her şeyden önce insanlara doğaya, çevreye, hayvanlara, bitkilere yalnızca ekonomik açıdan bakmaması ve onları koruyup değer vermesi gerektiği öğretilmelidir. İnsanlık ancak doğayla barıştığı ölçüde uzun ömür sürecektir.

Son söz yerine: “Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.”  Mahatma Gandhi.

KAYNAKÇA

Hayvanın Hukuki Konumu, Prof. Dr. Cengiz Koçhisarlıoğlu, Doç. Dr. Özlem Söğütlü Erişgin

Türk Hukukunda Hayvanların Korunmasına İlişkin Yasal Mevzuat ve Bu Mevzuata Göre Hayvanların Hukuki Durumları, Onur Akbulut, Nesrin Çobanoğlu

Bir Hukuk Sorunsalı Olarak Güncel Gelişmeler Işığında Türkiye’de Hayvan Hakları, Alper Uyumaz

Hayvan Haklarına Bakış, Halil Yılmaz

https://sozluk.gov.tr/

https://www.cnnturk.com/

https://www.uskudar.bel.tr/tr/hayvanbarinagi/pages/hayvan-haklari-evrensel-    beyannamesi/366

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu

Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi


[1] Ertan, Birol, Hayvan Hakları ve Türkiye, Cevat Geray Armağanı, Ankara 2001, sf:393 (aktaran: UYUMAZ A (2016). BİR HUKUK SORUNSALI OLARAK GÜNCEL GELİŞMELER IŞIĞINDA TÜRKİYE’DE HAYVAN HAKLARI. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 20(3), 133- 184.)      

[2] https://www.cnnturk.com/fotogaleri/yasam/diger/dunyanin-farkli-bolgelerinden-hayvanlara-yapilan-18-yasal-iskence?page=1 , erişim tarihi: 15.11.2020

[3] https://sozluk.gov.tr/, erişim tarihi: 15.11.2020

[4] MÉRY, A.: “L’animal et le droit. La question philosophique et la question

juridique”, Les Cahiers d’Alliance végétarienne (2001), Cahier no 7, s. 1 (aktaran: C Koçhisarlıoğlu, ÖS Erişgin Yaşar Üniversitesi Dergisi 8, 1691-1723)

[5] YILMAZ Halil, “Hayvan Haklarına Bakış”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi , Yıl : 2006 , Sayı : 62 , (s.220 vd.).

Deniz ALTUNDAŞ

Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi

Leave a Comment